Bir Miami Art Week’i daha atlattık. Sanat sektörünün maddi anlamda zorlandığı şu günlerde, özellikle Amerikan seçimlerinin ardından, Miami’nin havası gibi ortam da oldukça ılıktı. Buna rağmen, Art Basel ve Design Miami etrafında gerçekleşen uydu fuarlar — NADA, Untitled ve Scope — hâlâ uluslararası sanat camiasının erken yılbaşı etkinliği niteliğinde. Genel görüş, satışların çaresizlik yaratacak kadar kötü olmadığı ancak sevinçle karşılanacak kadar da iyi olmadığı yönünde. 2 – 8 Aralık tarihlerinde Miami’de etkinliklerin sanat eserlerinin önüne geçtiği, ünlülerin ve influencerların fink attığ.

Bağımsız sanatçı olmanın tanımı üstünde bundan önceki söyleşilerde çokça durduk. Size bu tanımın anlamını değil size hissettirdiklerini sormak istiyorum. İlk neler geliyor aklınıza bağımsız sanatçı denince. Aklıma ilk gelen, hep etkileşim içinde üretmek, bağımsız sanatçı olmaktan çok bu tanımlıyor beni. Onur Haftası sergilerinde yer almamın sebebi de buydu aslında. Tek başıma sergi açmak hiç aklımda olmamıştı. İlhan Sayın’ın Sınır/sız sergisine daveti ile ilk solo sergimi açtım ve bu benim için bir dönüm noktası oldu. Bu sergide de Ozan Ünlükoç, Metin Akdemir ve Depo ekibi sayesinde hep bera.

Anadolu’nun kültürel çeşitliliğini desteklemek amacıyla 2019 yılında hayata geçirilen Anadolu Ödülleri, bu yıl beşinci kez sahiplerini buldu. Bu yıl “Yeniyi Aramak” başlığıyla gerçekleştirilen gerçekleştirilen ödül töreni, Hilton İstanbul’da düzenlendi. Anadolu’nun son yüzyıldaki birikimini en üst düzeyde üretimine katan yenilikçi kurumları ödüllendirmeyi amaçlandığı “Anadolu Ödülleri 2024″, müzikte Erdal Erzincan Gezici Bağlama Atölyesi, görsel sanatlarda Mardin Bienali & Mardin Sinema Derneği, mimarlıkta Mimarlar Derneği 1927, sinemada Film Yönetmenleri Derneği, edebiyatta ise Orhan Kemal.

Banksy bir anda beliren eserlerinin yanı sıra bir anda ortadan kaybolan eserleri ile de hep gündemde. 24-24 Mart 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna üstündeki tehdidine karşı Banksy, Damien Hirst, Linda McCartney ve Shi Xinning’in eserlerinin de bulunduğu 10 tablo ile bir fotoğraf Kiev’den İsviçre’ye taşınırken Przemyśl kentinde çalınmıştı. Geçen iki küsür yılın Przemyśl Bölge Savcılığı’ndan gelen bilgiye göre 11 eser 9 Aralık 2024 tarihinde yine Polonya’da ele geçirildi. 11 Aralık’ta orijinalliği uzmanlarca teyit edilen eserlerin değerinin 178.000 Avro civarında olduğu tahmin ediliyor. Eserleri.

Prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Orizzonti (Ufuklar) bölümünde yaptıktan sonra Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden “En İyi Kısa Film” ödülüyle dönen Neredeyse Kesinlikle Yanlış, 23 Ocak – 5 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek Sundance Film Festivali’nin resmi kısa film programına seçildi. 12 kısa filmin yer aldığı uluslararası kategoride Türkiye adına yarışacak tek yapım olan film, Suriye’deki savaştan kaçarak İstanbul’a göçen iki kardeşin hayatlarından bir kesit sunuyor. Cansu Baydar’ın yazıp yönettiği Neredeyse Kesinlikle Yanlış’ın başrollerini ise Rahaf Armanazi ve İsa Bekta.

Oregon’ın Bend şehrinde kamusal alandaki sekiz sanat heykeline plastik yapışkan gözler takılması tartışmaya yol açtı. Yetkililer sosyal medyada yaptıkları açıklamada, “Şehirdeki çeşitli sanat eserlerine yerleştirilen gözler sizi güldürse de sanata zarar vermemek için bunları özenle çıkarmak paraya mal oluyor,” ifadesini kullansalar da post’a yapılan yorumlar daha çok halkın bu gözleri sevdiğini ortaya koydu. Bend’in iletişim direktörü René Mitchell, şehrin enstalasyonlardan yapışkan gözleri çıkarmak için 1,500 dolar harcandığını belirtti. Mitchell, “Yapıştırıcılar metaller üzerindeki boya, ba.

Tereddüt Ettiğin Yer sergisi gözeneklilik ve geçirgenlik izleğinde ilerlerken; manzara, beden ve farklı varoluşsal haller arasındaki geçirgen sınırları irdeliyor. Ekin Kano, işlerinde zeminle kurulan fiziksel ilişkiden ilham alırken geçirgenliğin hem fiziksel hem de metaforik boyutlarını inceliyor. Serginin metnini kaleme alan Ezgi Hamzaçebi Kano’nun işleriyle Michel Serres’in “gözenekli oluş” (porous becoming) felsefi arasında ilişki kuruyor. Gözenekli oluş; disiplinlere, düşüncelere ve mekân-zamanlara sınırlar dayatmayı reddederek, keyfi kategoriler üzerinden konuşmayı durdurmaksınız, kanal.

“Evlerin şairi” Behçet Necatigil gideli 45 yıl oldu. Necatigil’in ölümünün 45. yılında, şairin arşivinden seçilen eserlerin yer aldığı dijital bir arşiv olan “Necatigil’in Odası” açıldı. Bu odanın dijital bir müze olarak detaylarına gelmeden önce, museo moda’da geçici olarak açılan küçük sergiden bahsetmek istiyorum. Ailenin kendi imkânlarıyla düzenlediği bu serginin tanıtımı, edebiyat dünyasından yayıncılar, akademisyenler ve yazarların katılımıyla gerçekleştirildi. Mekân museo moda, yeni bir sergi, atölye ve etkinlik alanı olarak ilk defa bir organizasyona ev sahipliği yapmış oldu. Sergide.

AlarmArt grubundan sanatçıların, Roma’nın zamansız ruhunu desenlere, fotoğraflara ve video notlarına dönüştürdüğü Rewind/Roma adlı sergi, CerModern’de açıldı. AlarmArt grubundan dört Türk sanatçı, Grand Tour geleneğini modern bir perspektifle yeniden ele aldı. Hakan Esmer, Serdar Leblebici, Özgür Eryılmaz ve Semih Kaplan, Rewind adını verdikleri projeleriyle Roma’da tarih, sanat ve mimarinin izlerini sürdü. Bu özel yolculukta Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Ömer Gücük, rehberlik ve fotoğraflarıyla projeye katkıda bulundu. Sanatçılar, Roma’nın en önemli tarihi ve sanatsal mekanlarını ziyaret etti.

İstanbul Modern, 20. yılını geride bıraktı. Açılışından bu yana 9 koleksiyon sergisi, 84 süreli sergi, 45 fotoğraf sergisi ve 17 yurt dışı sergisi gerçekleştiren müzede, 1 milyonu aşkın çocuk ve genç 1000’in üzerinde ücretsiz eğitim programına katılarak sanatla buluştu. Farklı disiplinlerden 3 bin 500 etkinliğin düzenlendiği İstanbul Modern’in sinemasında ise 4 bine yakın film gösterimi gerçekleştirildi. İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, müzenin 20. yaşını “20 yıl önce hayalini kurduğumuz, önünde kuyrukların oluştuğu ve dünyaca ünlü bir mimarın imzasını taşıyan bir sanat.

Mark Rothko ve Louise Bourgeois’nın anıtsal eserleri, Tate Modern’in 25. yıldönümü anısına düzenlenecek sergiyle bir araya geliyor. 9-12 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek halka açık kutlamada, Tate Modern’in dört bir yanına yerleştirilmiş 25 önemli eser yer alacak ve eserlere erişim ücretsiz olacak. Eserler arasında Bourgeois’nın Maman (1999) adlı 10 metre yüksekliğindeki örümcek heykeli, 2000 yılında Tate Modern’in Türbin Salonu’ndaki açılışından bu yana ilk kez sergilenecek. Serginin başlangıç noktası, Louise Bourgeois’nın ikonik heykeli Maman olacak. Bunun yanı sıra Mark Rothko’nun ünl.

Çekmeceler (2015) ve Aşk, Büyü vs. (2019) gibi filmlerde gösterdiği performanslarla tanınan oyuncu Ece Dizdar’ın ilk filmi Mükemmel (2024), toplum baskısı altındaki lohusa bir annenin bebeğinin sünnet edilmesine karşı verdiği mücadeleyi ve kendi için yaşadığı sorgulamaları konu ediniyor. 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali – Ulusal Kısa Metraj Film yarışmasında Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen filmin kadrosunda Özlem Öçalmaz, Serdar Orçin, Bilge Yıldız ve Ayşenil Şamlıoğlu yer alıyor. Mükemmel gibi tabu bir konuyu irdeleyen bir film yapma fikri nasıl ortaya çıktı? Sizi ilk filminizde bu.

Özlem Yenigül’ün Anna Laudel‘da açılacak yeni sergisi Her Yerde Ev Olma Arzusu mekân, kişisel tarih ve bireyin yakın çevresindeki nesnelerle kurduğu ilişkiler üzerinden aidiyet kavramını ele alıyor. Yenigül, “Nereye ait hissediyorum?” sorusunu merkeze alarak, mekân ve ev kavramlarını sorguluyor ve yanıtlarını ev yaşamında kullanılan geleneksel tekniklerde arıyor. Sergide, sanatçının tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hizmet ve İletişim iştiraklerinden İBB Kültür AŞ, Türkiye’nin önemli ses ve saz sanatçılarının, dönemlerine damga vurmuş eserlerinin fiziki formatta sunulduğu Müzik TR100 Seti’nden ilham alınarak tasarlanan Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzikli Panoraması sergisini Müze Gazhane’de sanatseverlerle buluşturdu. Müzik yazarları Derya Bengi ve Murat Meriç küratörlüğünde hazırlanan sergi, Türkiye’nin son 100 yılını şekillendiren şarkılar, albümler ve sanatçılardan oluşan zengin bir seçki sunuyor. Dönemin dergileri, plak, kaset, CD’leri, konser afişleri, kartposta.

Polonya, Komünizm sonrası dönemde LGBTQ+ müzesine sahip ilk Avrupa ülkesi oldu. Polonya’nın ilk LGBTQ+ müzesi Varşova’da açıldı. On yıllık sağ popülist yönetimin ardından siyasetin yeniden merkeze kaydığı ülke için önemli bir ana işaret eden Queer Müzesi, Polonya’nın faaliyet gösteren en eski LGBTQ+ örgütü olan Lambda Varşova Derneği tarafından Marszałkowska Caddesi’nde açıldı. Bu, Komünizm sonrası bir Avrupa ülkesinde türünün ilk örneği olan bir müze. Lambda’nın başkanı Miłosz Przepiórkowski, “Varşova’nın kalbinde, Marszałkowska Caddesi’ndeyiz. Bu, politikacılara bir mesaj gönderiyor: ‘Bakın.

Bağımsız sanatçı olmanın tanımı deyince akla tabii ilk olarak bir galeriye ya da herhangi bir kuruma bağlı olmayan sanatçı geliyor. Sizce bu niçin önemli ve bağımsız sanatçı deyince aklınıza gelen ikincil tanımlar var mı? Aslında uzun yıllar boyunca “bağımsız” sanatçı olduğumun farkında bile değildim. Galiba 2000’li yıllarda, başlarında da değil daha da sonra. Akademiye girdiğimde de elimi nasıl bir taşın altına koyduğumdan da habersizdim. On yedi yaşındaydım ve sadece tutkusu resim yapmak olan bir çocuktum. 1989 yılında akademiden tam zamanında mezun olan üç arkadaştan da biriydim, ikisi ask.

İçinde Yaşadığımız Deri sergisi Koray Ariş’in sanatsal pratiğine; yapıtlarındaki figür, ten, tını, hareket ve denge gibi merkezi temaların merceğinden kapsamlı bir bakış sunuyor. Sergideki 300’e yakın yapıt ve nesne, formların dönüşümlerine tanıklık ederken aynı zamanda heykel, nesne ve beden arasında kurulan ezeli ayrımların kırıldığı ve heykelin tene büründüğü bir ortaklık alanını deneyime sunuyor. Serginin izleğini 1982’den bu yana çalışmalarını sürdürdüğü Çatalca’daki atölyesinde sanat, yaşam ve doğa arasında ördüğü bağlar oluşturuyor. Ariş’in ahşap, metal, buluntu nesneler ve özellikle d.

Koreograf, dansçı, eğitmen Deniz Alp kuruluşundan kısa bir süre sonra dahil olduğu, Devlet Opera ve Balesi bünyesinde yer alan Modern Dans Topluluğu’nda (MDT) üretimlerine devam ediyor. Deniz Alp ile hem MDT’nin güncel projeleri, hem de modern dans üretiminin bugünü üzerine konuştuk. Devlet Opera ve Balesi bünyesinde yer alan Modern Dans Topluluğu’nun (MDT) kuruluşundan başlayalım. MDT nasıl kuruldu, gelişti ve sen nasıl dahil olun topluluğa? MDT’nin temeli 1992 yılında, Cihan Yöntem, Binnaz Dorkip, Yasemin Erkan, Fahrettin Güven, Nurdan Sinkil ve Salima Sökmen tarafından başlatılmış girişim.

SOMON, Blood Semt Magik sergisinde, rutin hayatta karşımıza çıkan bilinmeyeni bilme arzusunu gerçekleştirirken, insanın başvurduğu ironik yolları betimler. Yarattığı imgelerle, bireyin anlam arayışıyla şekillenen, yüzeydeki maddesel gerçekliğin sınırlarını zorlayan ama sonunda yine bu dünyaya bağlanan bir döngüyü ortaya koyar. İşlerinde yer alan simgeler, tezahüründe hem kendinin farkında olan kavramsal bir ironiyle hem de gelenekçi bir şiirsellikte, bir anlamda kendinin farkında ancak bir o kadar da çağ dışı bir Modernist anlatımın içinde yer bulur. SOMON’un Blood Semt Magik dergisi 14 Ocak’

Belgesel sinemanın önemli topluluklarından DOCUMENTARIST tarafından 14. kez gerçekleştirilen Hangi İnsan Hakları? Film Festivali 14-18 Aralık tarihlerinde İstanbul ve Diyarbakır’da eşzamanlı olarak gerçekleşiyor. Türkiye ile farklı ülkelerden hak ihlâllerini ve mücadelelerini konu alan filmlerin gösterileceği festivalin ana teması Hayvan Hakları olarak belirlendi. Festival boyunca, hayvan kıyımından soykırıma, kültür emeğinden cinsel şiddete, Kazdağları’ndan Gazze’ye bir çok konu beyaz perdeden tartışmaya açılıyor. 5 Ayrı Mekânda 50 Film İstanbul’da beş ayrı mekânda gerçekleştirilecek festi.

Alican Şahinler’in makine ile resim arasında gelişen ilişkilerin merkezinde düşündüğü Yerçekimsiz sergisindeki işler; araştırma aşamasında yapay zekâ, internet, 3D printing, ses, video projeksiyon ve diğer güncel kullanımları içerse de yüzyıllardır kullanılan tuval gelenek ve tekniklerle ortaya çıkıyor. Dönüşen sanatsal perspektifler, formal jestler ve farklı malzemelerle çalışan Alican Şahinler sergiyi küratör Misal Adnan Yıldız ile diyalog halinde kurgularken, bugünün sanat dillerini analog ve dijitalin kesiştiği bir yerde tarif ediyor. İşlerinde teknolojiyle ilişkimizi, çevrimiçi/sistem-dı.

Yerel ve evrensel mirasın korunarak kuşaklara aktarılması hedefiyle çalışmalarıyla da öne çıkan Akbank Sanat, Beyoğlu’nun zengin kültürel ve mimari mirasını farklı temalar üzerinden ele alan “SEK SEK / Bir Beyoğlu Sekmesi” adlı seminer serisiyle izleyicilerini disiplinler arası bir yolculuğa davet ediyor. Mimar Cem Sorguç’un hazırlayıp sunduğu program, Aralık ayında “Pasajlar” belgeseli gösterimi ve ardından Ertuğ Uçar ile yapılacak söyleşi ile başlıyor. Serinin ilk etkinliği, 11 Aralık Çarşamba günü saat 18:30’da “Pasajlar” başlığıyla Akbank Sanat’ta gerçekleşecek. Beyoğlu’nun tarihsel bağla.